Ben Yapmadım, Beynim mi Yaptırdı? Özgür İradeye Nörofelsefi Bir Bakış
Uzun zamandır beyin araştırmaları yapan biri olarak, beyinle ilgili matematik ve teknoloji ile çözemediğim bir noktada takıldığımı fark ettim. Senelerce beynin içinde neler dönüp bittiğini sayısız aletle inceledim. Yüzlerce binlerce satır kod yazıp beynin bize sunduklarını matematik ve bilgisayar yardımıyla anlamaya çalıştım. Ama nafile! Olmuyor da olmuyor! Nasıl olur da insanın o anda canı müzik dinlemek istiyor, nasıl oluyor da bir anda aşık oluveriyorsun, nasıl oluyor da doktora yapmaya ve beynini böyle senelerce sürecek bir tacize alet etmeye karar veriyorsun? Üstelik bundan da zevk alıyorsun. — Önsöz’den
Doğal Hukukçu Hukukbilim
Doğal Hukukçu Hukukbilim, hukuk felsefesi alanındaki en önemli tartışma alanlarından biri olan doğal hukuk düşüncesine dair bir giriş niteliğinde. Kitap, doğal hukuk düşüncesini ve ahlak felsefesini çevreleyen temel meseleler hakkında son derece aydınlatıcı bir izahat sunuyor. Disiplinler arası yaklaşımlarıyla dikkat çeken ve uluslararası tanınırlığa sahip yazarlar, doğal hukukçu düşüncenin tarihini betimlemek yerine, belli bir doğal hukuk okuması sunuyorlar. Kitapta, yirminci yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan “yeni” doğal hukuk teorisinin en büyük isimlerinden bazılarının, mesela bizzat editörler yanında John Finnis ve Robert Alexy’nin kendi doğal hukuk yorum ve yaklaşımlarını bulmak mümkün. Türkçede çokça tartışılmasına rağmen ilgili orijinal metinlerin azlığı dikkate alındığında, Doğal Hukukçu Hukukbilim’in alanın uzmanlarınca yapılan bu çevirisinin İngilizce konuşulan dünyadaki güncel doğal hukuk tartışmalarının önemli bir hattını Türkçe literatüre taşıyarak önemli bir görevi yerine getirdiği söylenebilir.
Düşmanı Yargılamak
❝Öteki’yi mutlak kurban, kendini ise bundan azade ilan ederek hatalarını, kabahatlerini ve suçlarını kabul etmekten kaçınıp kendi kendilerine ürettikleri ve esiri oldukları kötülük nesnelerinin korkusuyla yaşam sürüp bunların tümünden şiddet yoluyla kurtulmak istiyorlar.❞
Film Gibi Hukuk
❝Türkiye sinemasında yargılama filmlerinin neredeyse yokluğunun en önemli nedeni, hukukun, devlet eliyle toplum kuruculuğu ve toplumdan ayrı düşünülememesi, gündelik yaşamda istisnai bir hal olmayıp tüm yaşamın göbeğinde yer alması, insanın başına bir şey gelmediği sürece uzak durulan değil, her alanda ve anlamda uzak durulamayacak kadar yaşamsal olması gibi konularda yurttaşların bilgisizliği ve ilgisizliği nedeniyle sinemacıların bu alandan uzak durmuş olması olabilir.❞
Hukuk Adına Utanç, Ülkem Adına Acı: Cumhuriyet Gazetesi Davası Savunması
Bu dava dosyası, zamana karşı işlenmiş bir suçun belgesidir. Dosyadaki her bir iddiayı tersine çevirince, gerçeğin kendisiyle karşılaşırız. Suçlayan suçludur, bile isteye kötülüğe niyet etmiştir. Suçlananlar ise masumdur. Suçlananlar sözün, düşüncenin ve özgürlüğün sesi olarak buradadır. Onların adları, yalnızca sanık olarak değil, satır aralarında acı çeken, direnen ve söze sahip çıkan bireyler olarak belirir.
Devletin sayfalar, evraklar, yazışmalar boyunca dur durak bilmeden yayılan sesi, içimizde gerçeğe duyulan özlemi canlandırır. Romanlarda ve filmlerde dramatize edildiği biçimde, uğruna bedeller ödenen bir özlemdir bu. Gazeteciler bu özleme değer verir ve ona dair her şeyi haber yaparlar. Ne haberin sansüre uğraması ne gazetenin baskına uğraması ne de yazarların gece yarısı gözaltına alınması gerçeğin ruhunu yok edebilir. Dava belgeleri suçtan ve suçludan söz ederken anlarız ki burada asıl konu, gerçeğin ta kendisidir. Gazeteciler bunun değeri için kalemlerine sahip çıkarlar.